22 Mart 2011 Salı

Almost 30

I am almost thirty but still don't know what I want to be when I'll grow up. I don't tell this to anyone, well almost anyone, only my boyfriend and best friend and maybe a couple of friends as well. Maybe they can find a good idea for me, maybe, who knows?
When I was a kid, I always believed that one day I would wake up and find my special talent. I tried photography, I tried writing, I tried cooking and baking, I tried painting, I even tried traveling if this counts as a talent. Then, I got bored of each of them successively. I should have been a creative soul because I am a Pisces, I thought. But I failed. Helas!
I was always good with maths but this always and always seemed to me boring. No colors, just numbers. Who can like this? That's why, I have chosen to study Cultural Studies at the college. People, thoughts, stories, lots of stories and a little bit everything. I loved it but then I get bored at the end of 4 years and did not do anything about it, even one thing after the college. Now, I am in machinery business. Can you imagine? Machinery world which is equal to grey world. All grey, only grey.
I don't feel desperate, don't misunderstand me. I am still waiting for that particular talent. Am I late for that? I hope not.
Briefly, I should perhaps write the things that I love in order to start: the colors, movies, baking, pilates (even though I have not gone to any class for 6 months, but this is a fault of my teacher, the classes are all same every day...) , little art prints made by not so famous artists, London, design (this has already started to be boring, I accept), foodgawker.com, Design*Sponge, Elif Safak (a beautiful, beauuutifuuulll Turkish writer), meeting really interesting people (like someone who is crazy of doing something except sports, sports is not exciting at all), yogurt and bread (particularly simit- find what this is by yourself...), orangette.blogspot.com, apple cake, all kind of salads (am I the only one who loves salad? you must be kidding anyway!) , cappuccino once in a while, magazines, reading magazines while drinking a cappuccino in a stylish but silent cafe, cookbooks, sunday newspapers (I read 3 of them each Sunday, of course no politics. ).....This is it for now, I feel a little bit sleepy. I am going to my lovely bed. I forgot to say 'sleeping'. I love sleeping. One of the best things that I do everyday :)
 

11 Şubat 2011 Cuma

Micheaaaaaalllllllll, I love youuuu


Top Shop'dan, Micheal Jackson ayakkabılarım. O kadar güzeller ki :) Giymeye henüz kıyamadım.

Çok çok kaliteli değil belki, ama zaten çok da  pahalı değil. O yüzden, olayın o tarafını bu seferlik görmemezlikten gelebiliriz. Ama, çok güzeller. Bunu söylemiştim, di mi? Bakıyorum, evet söylemişim.

Gerçekten bu sonuncu, söz veriyorum.


Oldum olası, hep büyük çantaları beğenmişimdir. Büyük, maskülen, şatafatsız, şekli sabit ve mümkünse uzun saplı. Büzüşen çantaları, yapay derilileri, aşırı süslü olanları, geometrik olmayanları, reklam panosu niyetine üretilenleri bir şekilde beğenemiyorum. Bu yüzden yıllardan beri, alacak çanta bulamadığımdan, çantaya herhangi bir düşkünlüğüm olmadı. Neredeyse bütün orta okul, lise ve de üniversite yıllarımın bir kısmı, en büyük boy açık mavi bir Eastpak ile geçti diyim siz anlayın. Annem çok kızıyordu bu halime ama işte yapacak bir şey yok :)

Asos'dan, bu yukarıdaki çantayı pek bir beğendim ama alayım mı almayayım mı, emin olamıyorum. Onbeş gün önce aldığım çantadan sonra, bunu da alırsam, olayın bokunu çıkarmış gibi olmaktan çekiniyorum. Yıllar boyunca sen tek tük al, son iki haftada iki tane birden al. Bana kalırsa, yeniliklere açık bir kişiliğim var. Bu, ondan dolayı.....Keşke, herkes benim gibi düşünse.

Bir duvar kağıdı sadece bir duvar kağıdı mıdır?

Chateau 66


Bir odanın duvarlarını -hatta tek bir duvarını bile- duvar kağıdı ile kaplamanın üzerimde ne ölçüde klostrofobik duygular uyandıracağını tam olarak anlatabileceğimi sanmıyorum. Nefes alamamak, hapsolmak, kaçamamak, duvarları balyozla kırmak istemek, SOS çağrısı....bunların hepsinden ortaya karışık. Abartmıyorum, gerçekten öyle.

Peki bunları diyen bir insanı duvar kağıdı almaya iten şey nedir? Cevap veriyorum: Nama Rococo şahaserleri. El yapımı bu duvar kağıtlarını, duvar kağıdı olarak değil, sanat eseri olarak aldım. Çerçeveletip duvarıma astım. Süper oldu. Yaşasın!


French Dot

11 Ocak 2011 Salı

hayranlık


A Look Only You Would Understand
A Look Only You Would Understand

İki kişi arasında sadece bir saniyelik bir anı bu kadar basit ve büyüleyici bir dille anlatabilecek başka bir illustrasyonla henüz karşılaşmadım.
Etsy'de dolanırken, ilk gördüğümde ekrana yapışıp kalmıştım.
Sanatçısı müthiş ASHLEY G. Kendisini uzun süredir imrenerek takip ediyorum. Tam sekiz tane eseri evimin farklı köşelerine ruh katıyor. Keşke, ah keşke ben de onun kadar yetenekli olsaydım demişliğim çoktur. Değişik bir tarzı var hatunun. Sade, anlamlı ve inanılmaz etkileyici. Saygı duyuyorum :)

Follow the Sparrows
Follow the Sparows

Hopes and Dreams
Hopes and Dreams